ABD ve İran Umman’da Nükleer Görüşmelere Başlıyor

ABD ve İran’dan üst düzey yetkililer, Tahran’ın nükleer programıyla ilgili görüşmeleri bugün Umman’da başlatıyor.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi görüşmeler için Umman’a ulaştı. ABD heyetineyse Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff başkanlık ediyor.
İran basına göre, Arakçi ve Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad El Busaidi’nin ikili olarak görüştüğünü aktardı.
ISNA haber ajansı, Arakçi’nin, İran’ın pozisyonunu dolaylı görüşmeler için Amerikan tarafına iletilmek üzere Umman Dışişleri Bakanı’na anlattığını bildirdi.
İranlı yetkililer, bugün ABD ile yapılan görüşmelerin dolaylı olduğunu ve Umman Dışişleri Bakanı’nın iki ülke arasındaki mesajı iletmekle görevlendirildiğini söylüyor.
Arakçi, görüşmelerden önce İran basınına yaptığı açıklamada, “Amacımız eşit bir konumda adil ve onurlu bir anlaşmaya varmak” dedi.
Arakçi, ABD’nin de aynı anlayışla masaya oturması durumunda,”müzakerelerin önünü açacak anlayış için bir şans olacak” diye ekledi.
ABD Başkanı Donald Trump, İran ile nükleer programı konusunda üst düzey yüz yüze müzakerelerin yapılacağını 7 Nisan’da duyurmuştu.
Beyaz Saray’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile soruları yanıtlayan Trump, anlaşma olmamasının İran için “çok kötü bir gün” anlamına geleceğini de söyledi.
Trump, “Bir anlaşma olursa bu çok iyi olur” ifadesini de kullandı.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Umman’da yapılacak görüşmenin, “bir fırsat olduğu kadar test” anlamına geldiğini de savunmuştu.
Görüşmelerde Rusya’nın da etkin rol oynaması bekleniyor.
Kremlin tarafından 7 Nisan’da yapılan açıklamada, Rusya’nın Tahran’ın nükleer programı konusunda ABD ile İran arasındaki gerginliği çözmek için elinden gelen her şeyi yapmaya hazır olduğu belirtildi.
İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, Mart ayında Trump yönetiminin doğrudan görüşme teklifini açıkça reddetmişti.
Bu gelişmenin ardından Trump, İran’a karşı askeri müdahale olasılığını gündeme getirdi.
Bu noktaya nasıl gelindi?
Trump, Mart ayında Birleşik Arap Emirlikleri aracılığıyla İran’a müzakere isteğini ileten bir mektup gönderdi.
Bu teklif İran tarafından reddedildi.
Ancak Tahran, üçüncü bir ülke aracılığıyla müzakereye açık olunduğu sinyali de verdi.
ABD onlarca yıldır, İran’ın nükleer silah üretmesini engellemek amaçlı bir dış politika yürütüyor.
Trump, Barack Obama döneminde Tahran ile imzalanan anlaşmadan 2018’de tek taraflı olarak çekilmişti.
Ocak 2016’da uzun müzakerelerin ardından imzalanan anlaşmaya, İran ve P5+1 olarak bilinen BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ABD, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa ile Almanya taraftı.
Anlaşmaya göre İran zenginleştirilmiş uranyum üretimi ve saklama kapasitesine sınır getirecek, nükleer tesislerinin denetlenmesine izin verecek ve tavsiyeler üzerine tesislerini modifiye edecek ya da tamamen kapatacaktı.
Bunun karşılığında uzun süredir ülke ekonomisini zor durumda bırakan yaptırımlar kaldırılacaktı.
Trump anlaşmanın zayıf kaldığını ve İran’ın balistik füze programını kapsamadığını savunuyordu.
Trump, İran’a yaptırımları da yeniden başlattı. Buna karşılık İran da anlaşmadan aşama aşama uzaklaşmaya ve belirlenen sınırların üzerinden uranyum zenginleştirmeye başladı.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA), Tahran’ın elinde nükleer bomba yapımında kullanılabileceği olduğu uyarısını yaptı.
İsrail, İran’ın nükleer silah edinmesini engellemeyi uzun vadeli güvenliği için gerekli olarak görüyor.
İran ‘yeraltı füze şehirlerini’ tanıttı
İran son dönemde, roket ve silahsız insansız hava aracının (SİHA) yer aldığı “yeraltı füze şehirleri” inşa ettiğini açıkladı.
İran Devrim Muhafızları Hava- Uzay Gücü Komutanı Amir Ali Hacızade, devlet televizyonunda yayımlanan bir videoda “en yeni füze şehri” olarak bahsettiği bir yeraltı üssünü tanıttı ve “Bugünden itibaren her hafta iki füze şehrini göstermeye başlasak, iyi yılda bitiremeyiz. O kadar çoklar” dedi.
BBC Farsça Servisi’nden Farzad Seyfikaran’ın haberine göre bu yeraltı üsleri genellikle dağlık ve stratejik bölgelere inşa edilen tünellerde yer alıyor.
Zamanlamasının bir anlamı var mı?
İran’ın bu üslerini gösterme zamanlamasına dair bir ipucu devlet medyasına yapılan açıklamada yer alıyor: Bu silahların “İran ulusuna düşmanca eylemlere girişenlere karşı” intikam amacıyla kullanılacağı belirtildi.
ABD ve İran bir yandan da İran’ın nükleer programına dair müzakereler yürütüyor.
ABD son dönemde Yemen’de, İran tarafından desteklenen Husilere hava saldırıları düzenledi.
İran böylesi bir durumda ABD ve İngiltere güçlerini de hedef alabileceğini belirtti.
Tahran ilk defa Hint Okyanusu’nda İngiltere ve ABD’nin askeri üssünün bulunduğu Diego Garcia adasını da vurabileceklerini açıkladı.
İran daha önce de 2 bin kilometreye varan menzillerde roketlerinin bulunduğunu belirtmiş ve yaklaşık 1.000 kilometre mesafedeki İsrail’e 2024’ün Eylül ve Ekim aylarında roketlerle saldırmıştı.
İlk saldırıda İsrail’in orta kesimlerindeki Navatim Hava Üssü hasar görmüş, İsrail ise roketlerin yüzde 99’unun imha edildiğini açıklamıştı.
Ekim’deki ikinci saldırıdaysa bir hasar tespit edilmedi.
Diego Garcia’nın İran’a uzaklığı 3 bin 800 kilometre.
Tahran kısa süre önce Şahit 136B SİHA’sının 4 bin kilometre menzile ulaşabildiğini iddia etti.
Fakat bu iddia henüz kanıtlanmadı.
Öte yandan İran’ın elinde doğrudan adaya ulaşacak bir roket olmasa bile, mevcut roketleri modifiye ederek veya bunları adaya daha yakın bir noktada denizden göndererek ulaştırması teorik olarak mümkün.
Fakat Diego Garcia’daki askeri üs sağlam bir savunmaya sahip.